Serenad – Zülfü Livaneli


Daha önce Livaneli kitabı okumamıştım hiç. Ama çok sevdiğim “Gözlerin” adlı şarkısından mı etkilendim nedir bilmiyorum, sadece duygusal mı duygusal şeyler bekliyordum. Onun için olsa gerek okuyacağım satırların beni hüzün yağmurlarının altında gezintiye çıkarmasını umarak başladım kitaba. Fakat durumun tam anlamıyla beklediğim gibi olmadığını daha ilk sayfalarda anladım. Zaten Livaneli aynı zamanda politik bir kişilikti. Yani yanılmıştım. Yanlış anlaşılmasın söylediklerim, bu olumsuz bir eleştiri değil; ki kitap çok da hoşuma gitti. Sadece duygusallığının yanında bilgilendirici de bir kitap olduğunu söyleyerek başlayayım istedim.

Romanın henüz başlarında sosyal sorunlar ele alınmaya başlanmış. Mesela günümüz çocuklarının bilgisayar ile olan sıkı fıkı ilişkileri ve iletişimdeki eksiklikleri ve yine Türkçenin yanlış kullanımı gibi… Ayrıca devamında da siyasi sorunlar gözler önüne seriliyor.

Arka kapakta şunlar yazıyor: “Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir İstanbul Üniversitesi’nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran’ın (36) ABD’den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner’i (87) karşılaşmasıyla başlar.

1930’lu yıllarda İstanbul Üniversitesi’nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile’ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları de öğrenir.” Konu ile ilgili biz de bunları söylemekle yetinelim.

Genelde “Bilgi veren kitapta duygu olmaz, duygulandıran kitapta da bilgi olmaz.” denir. Tabi bu şekilde kesin çizgiler atmak ne kadar doğru tartışılır. Ki yıllardan beri süregelen bilgilendirici metinler ve kurgusal metinler arasındaki fark ve kurgusal yani edebi metinlerin eğiticiliği üzerine yapılan münakaşalar da buna işaret ediyor. Aslında kızılan nokta şu ki herhangi bir edebi metnin değeri verdiği bilgiye göre ölçülemez. Bana göre de belki bir etken olabilir; ama değer verirken tek ölçüm bilgi olmaz.

Peki, Serenad bunun neresinde? Yani bilgilendirici mi yoksa kurgusal mı? Bence her ikisinin orta yerine kurulmuş bir salıncakta sallanıyor Serenad. Uzun zamandır bilginin ve duygunun bu kadar iç içe geçtiği bir kitap okumamıştım. Yazılanların hepsi doğrudur diyemeyeceğim; ama gerçekten okumaya değer. Her insan okuduklarını kendi zihin süzgecinden geçirir zaten. Bu kitapta düşünülecek, kafa yorulacak, araştırılacak çok şey var. Bir yönden baktığımızda genel kültür bankasının bir şubesi gibi. Ama aynı zamanda da duygusallık var. Max’ın Nadia ile olan aşkı ve özellikle Nadia’nın öldükten sonra Max’a ulaşan mektubu göz yaşlarını akıtacak seviyeye getiriyor insanı.

Kullanılan dil için anlaşılabilirlik ve akıcılık açısından iyi denilebilir. Ama kitabın bazı yerlerinde yabancı dillerden sözcük ve cümlelerin direkt olarak yazılması sıkıntı olabilir bazı okurlar için. Yani arada bir sözlüğe el atmak gerekebilir. Bence anlamları bir dipnot olarak sayfa altında verilse daha iyi olabilirdi.

Çok da konuşmaya gerek yok aslında, okuyan herkesin, kitap hakkında, kendi fikri olabilir. Son çıkan Livaneli kitabıdır, okumaya değerdir ve tavsiyemdir.

+ Henüz yorum yok

Yorum Yaz