Yusuf ile Züleyha (Nazan Bekiroğlu)
Daha önce Nazan Bekiroğlu’nun kitaplarından İsimle Ateş Arasında’yı ve Yol Hali’ni okumuştum; sahafta denk gelince Yusuf ile Züleyha’yı gördüm, onu da alıp okudum.
Nazan Hoca narindir, naziktir, nazenindir derler; belki bu sebeplerden olsa gerek onun kaleminden okumak bir başkaydı Yusuf ile Züleyha’yı. Aynılığın içinde bir başkalık taşıyor bu kitap. Zira bu kez Nazan Hoca’nın kaleminden, mor mürekkebinden canlanıyor hikaye.
Kitap bize yine Yusuf’un rüyasını anlatıyor, kardeşleri tarafından kuyuya atılmasını, Rabbinin yardımıyla ve kervancıların vesilesiyle kuyudan çıkarılmasını, sonra köle pazarında satılmasını ve oradan da Züleyha’nın esiri olmasını… Aslında böyle değil de Züleyha’nın Yusuf’un esiri olmasını anlatıyor; yani efendinin köle olmasını. Züleyha Yusuf’un güzelliğine dayanamıyor; nasıl dayansın ki? Yusuf güzel, Yusuf o zamana kadar gelmiş geçmiş en güzel… Derken Yusuf, ki “baştan başa iffet Yusuf” arkadan yırtılan gömleğine rağmen ve onun suçsuzluğu bilinmesine rağmen zindanlara düşüyor. Yıllarca zindanda kalıyor. Bir kez daha rüya görüyor. Güneş, ay ve onbir yıldız yine secde ediyor. Ve bu kez hiç görmediği bir yıldız da içine giriyor. Yusuf anlıyor ki kendisi Nebi. Ve Züleyha’nın da farkına varıyor. Böylelikle kendisine verilen rüya yorumlama yeteneği sayesinde Firavun’un rüyasını da yorumlayıp zindandan kurtuluyor. Mısır’a aziz oluyor; Züleyha ile evleniyor ve babası Yakub’a giden kanlı gömleğinden sonra bu kez yaşıyor haberi gidiyor. Yusuf’un suçsuzluğu, masumluğu, kardeşlerinin yaptıkları sırasıyla aşikar oluyor.
Hasılı kelam kitap yine bilinen Yusuf ile Züleyha’yı anlatıyor. Kitabı farklı kılansa Nazan Bekiroğlu. Bilinen bir hikaye ve kendine has üslubuyla Nazan Bekiroğlu… Yaşananlar aynı; ama olayları yansıtan ayna farklı.
Züleyha’nın dilinden dökülenler Nazan Bekiroğlu üslubuyla sanki daha bir etkileyici:
“Bir gün, Efendim dediyse bana Yusuf, Yusuf’un dilinde ve sesinde bir araya geldiyse Efendim sözcüğünü sözcük kılan seslerin işaretleri, E, F, tekrar E, arada bir N, D, İ ve M. Harflerin en kutlularıdır bunlar bana göre, efendim’dir sözcüklerin şahı bundan böyle. İçim sızlamaksızın nasıl efendim diyebilirim, a benim Efendim? ”
Yusuf sanki daha bir içten konuşuyor. Yakub oğlunu, Yusuf’unu, yitirdiğini sanınca sanki daha bir üzülüyor. Yusuf’un kanlı gömleği Yakub’a götürülüp de oğlunu kurt öldürdü deyince kurt utancından, kendine sürülen kara lekeden sanki daha bir kahroluyor. Kısacası Nazan Bekiroğlu tarzıyla, üslubuyla kendini belli ediyor.
Yusuf ile Züleyha’yı merak edenler için Nazan Bekiroğlu’nun kitabı iyi bir alternatif olabilir. Son olarak yine kitaptan bir alıntıyla bitirelim:
“Züleyha’nın bir adı korku. Ama işte Züleyha’nın öbür adı aşktı. Her halde zamanı vardı. Aşkın bir adı da sabırdı.”
+ Henüz yorum yok
Yorum Yaz