Başrollerini; Colin Firth (VI. George), Geoffrey Rush (L. Louge) ve Helena B. Carter’ın (Elizabeth) paylaştığı 2010 yapımı, 12 dalda Oscar adayı olmuş ve “En iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi orjinal senaryo” ödüllerini almış olan İngiliz filmi.

Oyunculuklar itibari ile gayet başarılı, oyuncuların birbirleri ile olan uyumlarının yerinde olduğu bir film. Fakat alışılageldiği gibi, sıradışı bir şey bulmanın pek de mümkün olmadığı, yeteri kadar heyecan uyandırmayan klasik bir İngiliz filmi. Colin Firth’un “kekeme kral”  rolünün hakkını verdiğimizi söylemeliyiz. Neredeyse kusursuz bir oyunculuk sergileyen C. Firth’e başrollerde eşlik eden Geoffrey Rush ve  Helena B. Carter’ın da ondan aşağı kalır yanları yok açıkçası. Ayrıca filmde bir kaç sahnede de Timothy Spall’i, Winston Churchill olarak görüyoruz. Oynadığı bu bir kaç sahneyi iyi değerlendirmiş gözüküyor.

Konu itibari ile ele alınan pek bir şey yok. 1930’lu yıllara ışık tutuyor. II. Dünya Savaşı’na girmek üzere olan İngiltere ve tam bu sırada kralın ölüşü ile yerine geçen abisinin tahta uygun görülmemesi üzerine, mecburen kral olmak zorunda kalan kekeme bir adam. Ve film bu kekemelik üzerinden ele alınıyor. Konu basit olmasına rağmen iyi işlenilmiş. Belki de filmi başarılı kılan nokta bu. Bana göre filmi başarılı kılan diğer bir nokta da, konunun gerçek bir hayat hikayesinden alınmış olması. Oyunculuklar ve çekim her ne kadar önemli olsa da filmin sonundaki bir dakikalık bilgi kısmı genelde benim için filmi anlamlı kılan en önemli kısım olmuştur.

Şöyle bir toparlayalım. Ödüller açısından; açıkçası en orjinal senaryo ödülünü de pek yerinde görmüyorum. Diğer ödüllere lafım yok. Ne kadar başarılı olduğunu oyunculuklar ve konunun işlenişi açısından zaten özetledim. Bunlar kişisel görüşlerim; fakat somut bir şey isteyenler için Imdb Top 250 listesinde an itibari ile 121. sırada oluşunu gösterebiliriz. Dilerseniz izleyerek de tecrübe edinebilirsiniz.