1980’de ABD’den siyasi sığınma hakkı isteyen Afganistanlı bir diplomat ailenin ferdidir Khaled Hosseini. Hala California’da yaşamakta ve doktorluk mesleğini sürdürmektedir. Amerika’ya yerleşerek özgün düşünce ortamı bulan yazar, Afganistan ve benzer ülkelerde yaşanan insanlık ayıbını romana konu etmiştir.

”21. yüzyılda olmamıza rağmen hala dünyada despotizm, toplumsal hiyerarşi ve özellikle cinsiyet ayrımı baş göstermektedir.”

Bir harami (nikahsız çocuk) olan Meryem, tüm dünyada yaşanan acımasızlıktan nasibini almış kadınlardan sadece bir tanesidir. Babası, annesi Meryem’e hamileyken onu nikahına almamış ve Meryem bir harami olarak dünyaya gelmiştir. Sadece haftada bir gün babasıyla vakit geçirebilen Meryem, Nana’dan (annesi) habersiz -en büyük hayalidir- bir gün babasının yaşadığı köşke gider. Fakat babası bu durumdan hoşnut olmasa da Meryem’in kapıda gecelemesi onu köşke almaya razı eder. Babasının yaptığı bu davranıştan dolayı tam bir infiale uğrayan Meryem, evine geri gönderilse de patika üzerinde bulunan bir ağaçta Nana’nın ipe asılı cansız bedenini görmesi, babayı ve Meryem’i büyük çıkmaza sokar. Tekrar köşke getirilen Meryem üvey anneleri tarafından, çok sevdiği babasının suskun bakışları altında kendinden 35 yaş büyük olan bir adamla evlendirilir ve böylece roman elden düşürülmeyecek bir hal almaya başlar.

İlerleyen sayfalarda Leyla girer hayatınıza. Geçirdiği muhteşem çocukluk, yaşadığı okul yılları, oğullarını savaşta kaybeden mücahit yanlısı annesi ve komünist bir babası…

Bu iki kadının kesişen noktalarının yanında bir de romana 1970’lerde yaşanan savaş eklenince dönemin kanlı zihniyeti gözler önüne serilir. Parçalanmış cesetler, beyinlere sızan kız çocuk antipatisi, yaşanan gizli aşklar, kadına ve haklarına yapılan tecavüze romanın özeti diyebiliriz.

Yazar; hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem…

“Bu kentin ne çatısını aydınlatan ayları sayabilirsin ne de duvarların gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi.”