Into The Wild
Christopher McCandless. Okuma ve macera düşkünü bir genç. Üniversiteden mezun olduktan sonra, ailevi sebeplerin itici etkisiyle vahşi doğada yaşamak üzere yola koyuluyor. Maddi durumları iyileştikçe çocuklarına karşı tutumları değişen Bay ve Bayan McCandless, davranışlarının Chris’i bu denli etkileyebileklerinin farkına varamıyorlar. Sonunda Chris 24.000$’lık birikimini bir çek ile açların doyurulması için bırakıyor ve arabasını da alarak evden ayrılıyor. İşte bu noktada Chris’in vahşi doğa macerası başlıyor. Alaska’ya kadar uzanan bu yolculuğa dair her şey işte bu noktadan sonra gözler önüne seriliyor.
Bulunduğu dünyayı terkettiğinden beri arkasındaki herşeyi unutan Chris, artık ailesini soranlara “Ailem yok” diyerek cevap vermektedir. Ve artık yeni bir isme sahiptir “Alexander Supertramp” (Süperberduş).
Film back&forth tarzında. Bu da başlarda filmi anlamayı biraz güçleştiriyor. Kahramanın bazı sahnelerde kameraya bakarak hareket etmesi çok anlamsız olmuş. Hatta bir sahnede kamerayla bire bir konuşması insana “Bu ne saçma film?” dedirtmiyor değil.
Genel olarak ele alacak olursak filmi iyi olarak değerlendirebiliriz. Filmin en iyi yeri sonu denebilir. Bittikten sonra şaşırmamak elde değil doğrusu. Sebebini de söyleyecek değilim tabi. 😀
İyi seyirler.
izlenmeli