Bana Bir Şeyhler Oluyor


2003 yılının başlarında gösterime giren  başarılı bir Yılmaz Erdoğan oyunu. Artık sahnede seyretme imkanımız olmasa da sanal platformlar aracılığıyla dahi seyretmeye değer bi oyun olacağı kanaatindeyim. Oyunda ülkemizde yaşanmış olan ekonomik kriz öncesi ve sonrasıyla tüm bunlar yaşanırken Hilmi Duran ve ailesinin yaşadığı trajikomik hikayeyi görmekteyiz.

Oyunculuk anlamında Altan Erkekli’nin oyunun tüm bölümünde, özelliklede son sahnede sergilediği performans ayakta alkışı hak ediyor. Tabi bu oyunculuğu sergilemesinde Yılmaz Erdoğan’ın usta senaristliği ve yönetmenliğininde hakkını vermemiz gerek. Oyunun en çok güldüren bölümlerinde Sinan Bengier(Emrullah) ve Tolga Çevik(Ramazan)’in performansları etkileyici.

Gariptir ki oyunun genelinde yüzümüzde gülücükler eksik olmazken salonu terk ederken düşünceli suratlar hakim oldu yüzlerimizde. Ayrıntılara dikkat ettiğimden olsa gerek Hilmi karakteri ağzından zira kelimesini  eksik etmemesi dikkatimi çekti.Oyunu seyreden birinin muhakkak  arayacağı Hilmi Duran repliklerini(yoksa şiirlerimi desem bilemedim.) paylaşmakta fayda görüyorum:

“Hiç kitap okumayan bir adam niçin merak eder seneye yazilacak kitaplari?
Bu dünyada bile yaşamayi beceremeyen niçin merak eder diğer gezegenlerdeki hayati?
Gecmiş ve bugün ne zaman bitirildi de gelecek sorgulaniyor?
İşler hala kalleşce hallediliyor ikili ve uluslararasi ilişkilerde…

Her ülkenin sınır komşulari dost ve kardeş düşman ülkeler.
Doğru düzgün top bile oynayamiyorlar kavgasiz!
Oyunlari savaş gibi görenler savaşı da oyun gibi göruyor elbet..
Ayni kadina sevdalananlar birbirini vuruyor, ayni şeyden nefret edenler can ciğer arkadaş..
Bir şeyi, bir kadini, bir erkeği ya da bir ülkeyi sevmenin cezasi ölüm bile olabiliyor bazi..”

“Yalnızlık, her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında..
Tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir. kıymetini bilmelidir, dedi.
Yalnızdır insan, hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır.
Kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur şehir şehir, ülke ülke.
Kalabalık arttıkça, artmaktadır yalnızlıklar.
İnsan bir ölümü istemez, bir de ondan beter bir yalnızlığı.
Ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.

Ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var dedi,
Tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın.
Aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır dedi..
Aşık olun, gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı!
Nasılsa ayrılık, insanın kendi tek kişilik yalnızlığını özlemesi..
Sade ölüm değil, ayrılık da yaşamın emri.”

+ Henüz yorum yok

Yorum Yaz