Before The Rain (1994)


Fotoğraflar ve fotoğrafçılarla alakalı başka bir film: Yağmurdan önce.
1995 yılında, Venedik Film Festivali‘nden aralarında Altın Aslan, FIPRESCI ve OCIC ödüllerinin de bulunduğu 5 ödülle dönen ve toplam 12 ödül almış bir film.

Milcho Manchevski’nin yazıp yönettiği 1994 yapımı Yağmurdan Önce, “Sözcükler, Yüzler ve Fotoğraflar” adındaki üç hikâyeden oluşuyor. Üç ayrı hikaye de aslında aynı zaman diliminde gerçekleşmesine rağmen, yönetmen tarafından farklı bir sıralamada sergilenmesi olaylara daha rahat konsantre olmamızı sağlıyor. Film, Yugoslav edebiyatının önde gelen yazarlarından Meşa (Mehmet) Selimoviç’in ‘Kuşlar çığlık atarak siyah gökyüzünde kaçışıyor, insanlar sessiz, beklemek kanıma acı veriyor.’ sözleriyle başlıyor. Genel hatlarıyla bahsedecek olursak; Yugoslavya da yaşanan etnik kökenlere bazen de dini kökenlere dayanan ayrışmayı konu edinmiş ve bu çerçevede tarafsız olmanın, insanlıktan yana olmanın, hoşgörüden yana olmanın ne derece önem arz ettiği anlatılmış. Bunun için kullanılan karakter ise Londra’da yaşayan Pulitzer ödülünü kazanmış bir savaş fotoğrafçısı olan Aleksander Kirkov. Fotoğrafçılığın en kötü yanını bu karakterin gözlerine bakarak anlayabilirsiniz ki bu Jim Nachtwey’in kariyerinin anlatıldığı War Photographer Adlı belgesel-filmde de konu edinilmişti. Fotoğrafçıların acılardan ve savaşlardan beslenerek, kanın ve ölümün fotoğrafını çekerek başarıya ulaşmaları, ödül almaları… Ama buna iyi tarafından bakarsak bu kadar insanın acısına tanık olmak ,onlarla ağlamak ve onları görüntülemek bu insanlara (fotoğrafçılara) insanlık namına bir değer kazandırıyor ve tarafların çarpıştığı yerlerde onlar taraflarını insanlıktan yana kullanabiliyorlar. En azından tarafsızlıklarını sağlayabiliyorlar. İşte bu nedenle politikacılar fotoğrafçılardan pek hoşlanmazlar.

Filme dönersek…  Aslında filmde çok ince eleştiriler söz konusu. En güzel örneği de savaşa karşı olmamanın günün birinde senin çocuğunun da elinden kayıp gitmesine göz yummak olduğunun anlatıldığı ve fotoğraflar adlı son kısımda (aslında bu olayın başlangıç kısmıdır. Filmi izleyince filmin bir yapboz vari örüldüğünü anlayacaksınızdır.) fotoğrafçı Aleksander Kirkov’un kardeşleri tarafında vurulduğu bölüm de göze çarpar.

Savaşların genel mantığı üzerine de filmde mükemmel eleştiri örnekleri var ki bunlardan en güzel örnek yine Kirkov’un tarafsız olması nedeniyle öldürülmesi. Aslında savaşlar neden çıkar gibi bir soru eğer bana sorulsaydı buna cevabım: “Hiç şüphesiz insanın (savaşlarda taraflı olanların) kendi doğasını tanımadığı içindir.” diye cevap verirdim ve gene savaşlarda en çok kim zarar görür diye başka bir soru sorulsaydı buna da cevabım: “Tarafsız olup, oyunu insanlıktan yana kullananlar.” olurdu.

İşte tarafsız olup sonunda ölümle ödüllendirilen bir fotoğrafçı: Aleksander Kirkov.

SANATT.com Puanı: Seyredilmeli

+ Henüz yorum yok

Yorum Yaz