Kitab-ı Aşk (İskender Pala)
“Aşkın şiirini yazmak isterdim sana; sana aşkı şiir ile yazmak isterdim… Aşkı seninle tanımlamak ister; aşkı sende tanımak isterdim.”
Aşk… Günümüzün en fazla değer kaybeden kelimelerinden birisi. Aşk ki sözlükte “aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevgi” olarak tanımlanan, tanımlandığıyla da kalan bir kelime çoğuna göre. Oysa aşk kelimelere sığamayan, anlatması pek de fazla mümkün olmayan; hasıl-ı kelam ancak ve ancak hakkiyle yaşandığı takdirde anlaşılabilecek; yine de tam olarak anlatılamayacak olan bir duygu. Yaşamak da anlatmaya yetmiyor, anlatmaya yetse bile karşıdaki için uzak diyarlarda yaşanmış bir masal dinlemekten öteye gidemez. Yani günümüz üç beş ergeninin bir solukta “Ben sana aşık oldum, aşığım delice” demesi ve bunu da karşıdakine utanmadan sıkılmadan anlatması kadar basit bir şey değildir aşk. Hiçbir zaman bu kadar alçalmadı ve alçalmayacaktır da.
Böyle ufak bir girizgah yaptıktan sonra asıl konumuza dönelim ki asıl konumuz İskender Pala’nın Kitab-ı Aşk’ı. Yukarıda biraz bahsettim aşk’ın günümüzde değer kaybeden kelimelerden birisi olduğundan. İskender Pala da bundan dem vuruyor ve aslında eski aşklara günümüzden bir mum ışığı tutuyor. Mum ışığı deyip de geçmeyin zira çoğu kişi koyu karanlıkta yaşıyor ve belki onun ufacık mumunun ışığı koyu karanlıktakiler için güneş kadar aydınlatıcı oluyordur.
Aşk sadece karşı cinse ilge duymak olarak algılanır oldu. Oysa aşk çeşit çeşittir; biz unutur olduk bunu. Kitapta da ilahi aşktan beşeri aşka ve daha başka aşklara kadar bahsediliyor. İskender Pala diğer kitaplarından da alıntılar yapmış ve divan edebiyatının güzide beyitlerinden örnekler vererek, onların ışığında anlatmaya çalışmış aşkı. Ben Müstesna Güzeller’ini okuma fırsatı bulmuştum, yine deneme türünde bir eseriydi Pala’nın; Kitab-ı Aşk’ı da deneme türünde bir eser. Bu sebeple de okuyucuyu çok fazla sıkmadan bitiveriyor kitap.
İskender Pala genellikle dili ağır olduğu için eleştirilir. (Zaman zaman ben de eleştiriyorum.) Ancak divan edebiyatı ile bu kadar haşır neşir olan ve haşır neşir olduğu, pek fazla da anlatılmayan bu konuyu insanlarla buluşturmaya çalışan birisine de çok fazla yüklenilmemesi gerektiği kanaatindeyim. Bu eserin de çok sade bir dille kaleme alındığı veya dili sade olan denemelerden oluştuğu söylenemez; fakat yukarıda açıklamaya çalıştığım sebeple bu hoş görülmeli.
İşte yine söylüyorum, aşk günümüzde algılanır olduğu kadar hafif bir şey değildir; ağırdır aşk ve her insan taşıyamaz bu ağırlığı. Kimileri altında ezilir hatta… İskender Pala da sahih aşk kavramını ve onu yaşayanları, anlatanları anlatıyor. Eğer günümüzün basitleştirilmiş ‘aşk’ kavramından bir nebze de olsa uzaklaşıp gerçek manada bir şeyler dinlemek, okumak istiyorsanız Kitab-ı Aşk güzel bir alternatif olabilir.
Yazımı yine kitaptan bir alıntı ile bitiriyorum:
“Düşünce, aşkın üzerine bir haya giysisi biçer ve bu giysinin çıkarılması aşka hakaret içerir.”
+ Henüz yorum yok
Yorum Yaz