Londra Bulvarı


Baş rollerini Colinn Farrell, Kiera Knigtley ve Ray Winston’un paylaştığı film, hapisten yeni çıkmış ve suça bulaşmak istemeyen bir adamın hapis sonrası hayatına ışık tutuyor. Filmin başında kahramanın çarşaflı bir kadına odaklanması ve bundan biraz sonra, başka bir sahnede ezan sesinin net olarak duyulması, açıkça bir mesajı iletmeye çalışıyor. Seyirci de filmin bu semboller üzerinden devam edeceği hissine kapılabilir. Fakat filmi izledikçe tüm bunlarla alakalı tek bir sahne bile göremiyorsunuz.

Senaryo için “klasik” tabirini kullanmak yerinde olur diye düşünüyorum. Zaten senaryo kitaptan uyarlanma. Hapisten çıkan bir adam… Temiz bir hayat sürmek istemesi ve sonunda bir şekilde yeniden yanlış yola girmesi.

Hapisten çıkan Mitchel’i, Billy karşılıyor. Billy bu sırada büyük bir tefecinin ayak işlerini yapmakta. İşine Mitchel’i de ortak etmek istiyor. Mitchel bu teklifi geri çeviriyor. Fakat Billy’nin adına çalıştığı tefeci Mitchel’in kendisi için çalışmasını istemekte. Bu işlerden uzak durmak isteyen Mitchel, kendisini ünlü bir aktörün yanında çalışmak üzere buluyor. Bu iş daha sonra aşka dönüşecek. Bir yandan bunlarla uğraşan Mitchel, diğer yandan da yaşlı arkadaşını öldüren gencin peşinde. Fırsat varken ortadan kaldırmadığı bu genç daha sonra başına bela olacak ne yazık ki.

Genel olarak ele aldığımızda filmi güzel yapan tek yanı müziklerinin iyi olması. Filmi izlenir kılmaya yetiyor. Öte yandan baktığımızda izlemeseniz de bir şey kaybetmezsiniz diyebileceğim bir film.

İyi seyirler.

1 yorum

Yorum Yaz

+ Bir Yorum Bırak